Çocuğun Bilgiye ve Öğrenmeye Kapalı Olma Durumu yazımızda bir eğitimcinin öğrencilerinden ailesiyle olan bilgi ve öğrenme eksikliğinin nedenini, çözüm yolunu ve çocuklarda bağlanma çeşitlerini yazdık.
Çocuğun Bilgiye ve Öğrenmeye Kapalı Olması-Emre’nin Durumu
“Hocam, ailecek fedakarlık yapıp çocuğumuza her yönden mükemmel bir eğitim ortamı hazırladık. Ama bilgiye ve öğrenmeye o kadar kapalı ki ağzımızla kuş tutsak ilerleme kaydedemiyoruz.”
Bu durum ne yazık ki ebeveynlerin birçoğunun kanayan yarasıdır. Sadece ailelerin değil, kimi zaman eğitimcilerin de tıkandığı noktalardan biridir. Her öğrenme grubunda meraklı ve öğrenmeye hevesli öğrenciler olduğu gibi; aklı yerinde olsa bile bilgiye karşı isteksiz, çevresinde olup bitenleri sorgulamayan öğrenciler bulunmaktadır. Söz konusu durum Emre adlı öğrencide de vardı. Emre’deki bu problemin kaynağına inerek çözüm geliştirmeye çalıştık.
Vaziyet
Emre, sosyal hayatında, çevresiyle ilişkilerinde problem yaşamasa da genellikle yalnız kalmaktan hoşlanıyor, kendi iç dünyasında yaşamayı seviyordu. Arkadaşlarıyla oyunlarında öne çıkmayı çok tercih etmiyor, kurulan düzenin içine dahildi. Emre, özgüven noktasında sıkıntılar yaşıyordu. Belli ki Emre, göz önünde olmayı, liderliği ve başarmanın verdiği o büyük hazzı hiç tadamamıştı. Bu durum böyle devam ettiği takdirde, Emre girdiği her ortamda sönük bir karakter olarak kalmaya devam edecekti. Kendi fikirlerini ortaya koyamayacaktı. Rüzgar nereye savurursa oraya gidecek ve hayatına yön veremeyecekti. Bu duruma tedbir alınması gerekiyordu.
Çocuğun Bilgiye ve Öğrenmeye Kapalı Olmasının Nedeni-Tercihler
Emre’nin anne ve babası, geç saatlere kadar çalışıyordu. Emre, okul dışı saatlerini genellikle anneanne ve dedesiyle geçiriyordu. Emre daha 1 yaşındayken annesi yoğun çalışmaya başlamıştı. İzin günleri dışında çocuğunun uyku saatine ancak yetişiyordu. Anneanne ve dedenin yakın olmasını bir şans olarak görüp onu güvenli ellere bırakmanın vicdani rahatlığını yaşamışlar. Baba da aynı şekilde işten sonra Emre’yi uykusunda sevebilmiş. Aile, izin günlerinde zorunlu ihtiyaçlara ancak yetebilmiş. Bunun dışındakileri anneanne ve dedeye bırakmışlar. Bu şekilde çocuklarını en iyi okullarda, özel öğretmenlerle, maddi hiçbir ihtiyacının eksik kalmadığı bir gelecek sunup onu mutlu edebileceklerine inanmışlardı.
Fakat Emre 6.sınıfa geldiğinde ortada hiçbir başarı yoktu. Bu kadar fedakarlığa rağmen başarının gelmemesi, çocuklarına olan güvenlerini yitirmelerine neden olmuş ve bunu ona hissettirmişlerdi.
Ebeveynlerle uzun konuşmalar sonucunda sorunun çözümü bulundu. Aile, bebeklikten itibaren çocuğa hissettireceği iç huzuru, kendine güveni ve sevgiyi, çocuklarına sunacakları maddi imkanlara tercih etmişlerdi. Şimdiyse hatalarının ne olduğunu düşünüyorlar.
Bir gün, bahçedeki bankta otururken Emre: “Öğretmenim, aileme karşı içimde büyük bir kırgınlık var. Pazartesi günleri yapılan tırnak kontrollerinde öğretmenimden hep üzgün yüz alırdım. Çünkü annemin babamın çoğu zaman kesmeye fırsatı olmaz, anneannem de gözü görmediğinden kesemezdi. Sıra arkadaşımsa büyük bir gururla ‘akşam babam kesti’ derdi. İçimi dökmek, gün içinde yaşamadıklarımı anlatmak istediğim zamanlarda, annem babam hiç yanımda olmadılar. Şimdiyse hiçbir şey anlatmadığımdan şikayetleniyorlar. Bir şeyler yolunda değil, biliyorum fakat inatla her şey yolundaymış gibi davranıyorum.” dedi ve gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Emre meğerse ne çok yara almıştı küçük kalbinde.
Derinlerdeki İzler ve Çözüm Yolu
İnsanın anavatanı, çocukluğudur. Çocukluk dönemi, hayat yolculuğunun kara kutusudur. İnsan, kaç yaşında olursa olsun, çocukluğunu asla unutmaz ve o dönem yaşadıkları, ruhunda derin izler bırakır. 0-3 yaş aralığında, ufak zaman dilimlerinde (günde 30-45 dakika) verilemeyen sevgi, ilgi, güven, başarı hissi vb. duygular 6-18 yaşında maddi imkanlarla sağlanamaz.
Emre’nin ailesi bu ortamı tam anlamıyla sağlayamamıştı. Emre’nin ailesi ile kaliteli vakit geçirmesi sağlandı. Bu şekilde kendini daha rahat ifade edebilecekti. Bazı akşamlar, duygu ve düşüncelerimizi soru-cevap oyunlarıyla karşımızdakine anlatmamıza yardım eden “Biz Bize Aile Oyunu” oynamayı tavsiye ettik. Bu sayede fikirlerini, önce aile içinde sonra da sosyal hayatında ifade etmeye alışacaktı.
Emre’nin küçük başarıları ödüllendirildi. Adım adım başarının keyfine vardı ve mutlu oldu. Sınıfta yıldızı parlamaya başlamış, arkadaşları da ondaki bu hızlı gelişimin farkına varmıştı. Emre’nin gözlerinin içi gülüyordu artık.
Çocuklarda Bağlanma Türleri
Çocukların, erken yaşta güvenli bağlanma gerçekleştirmeleri mühimdir. Aksi olduğu takdirde negatif etkiler ortaya çıkabilir. Genellikle karşı gelme bozukluğu, davranış bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu ve kaygı bozuklukları yaşayan çocuklarda bağlanma problemleri görülür.
1-Güvenli Bağlanma
Güvenli bağlanmada çocuk, bağlandığı kişiden ayrıldığında huzursuzluk gösterir, o kişi döndüğünde ise neşelenir, olumlu davranışlar sergiler. Güvenli bağlanan çocuklar, bağlandıkları kişilere itimat eder ve kendilerini güvende hissederler, ideal olan bağlanma budur.
2-Kaygılı-Kararsız Bağlanma
Kaygılı-kararsız bağlanmış çocuklar, bağlandıkları kişiden ayrıldıklarında huzursuzlaşır, strese girerler. Bağlandıkları kişi geri döndüğünde ise negatif duyguları hafiflemez, sakinleşmede güçlük yaşarlar. Bu çocuklar yabancılara karşı şüphe içindedirler. Az ama değerli vakit geçiren ailelerde görülen bağlanma şeklidir. Daha verimli zaman geçirilirse çözülecektir.
3-Kaçınan Bağlanma
Kaçınan bağlanmış çocuklar, bakım veren kişiyi yok sayma eğilimindedirler. Bakım veren kişi ile yabancı birini seçme şansı sunulduğunda hiç bir tercihte bulunmazlar. Bakıcılarda görülür. Değerli vakit paylaşımı artırılabilir. Devam ettiği takdirde uzmana başvurulmalıdır.
4-Karışık Bağlanma
Bu çocuklar genellikle dağınık ve tutarsız davranışlar sergiler. Hareketleri, tepkileri karışıktır. Hem kaçınır hem de direnç gösterirler. Onları anlamak biraz zaman alır. Uzmana başvurulmalıdır.
Çocuğun Bilgiye ve Öğrenmeye Kapalı Olma Durumu-Emirhan Yıldırım-İnsan ve Hayat Dergisi‘nden yardım alınmıştır.
Öğrenmeye kapalı