Önümüzdeki 100 Yılda İnsanın Evrimleşme Zorunluluğu yazımızda yaşadığımız dünyanın yok olma zamanı yakın ve başka gezegenler aramamız gerekiyor. Bununla da birlikte yaşayacağımız gezegene adapte olmak için genetik yapımızın dayanıklılığını artırmamız gerekiyor. Bu mutasyonu insanoğlu kaldırabilecek mi, yoksa yok mu olacağız?
Önümüzdeki 100 Yılda İnsan Oğlu Nasıl Görünecek?
İnsanoğlunun başlangıcından bu yana genetik modifikasyon; insanlığın daha güçlü, daha hızlı ve daha dirençli olmasını sağladı. Bununla da birlikte dünyada yaşama yolunu zamanla kazanmış oldu. Harvard araştırmacısı Juan Enríquez, “Dünyadan göç edip başka bir gezegene inmek için bize bazı güncelleştirme gerekiyor. Bunlar yapay olarak zenginleştirilmiş genler, hücreler ve organlardır. Bu gelişmeler olmazsa yeni yaşayacağımız gezegende hayat da kalmamızın imkansız olacağını anlatmak istemiştir.” Ayrıca Enríqueze göre, insan hücrelerinin radyasyondan kendisini tamir edebileceği, HIV gibi ölümcül virüslerle kolaylıkla savaşabileceği ve insanları acımasızca öldüren kurşunları atlatabileceği bir gelecek de olabileceğini öne sürüyor. Ne kadar doğru ve gerçek olduğu tartışılır ama böyle giderse dünyanın sonuna yaklaştığımız kesindir. İnsan vücudunu geliştirmezsek, bize en yakın olan Mars gezegenine taşınmak zorunda kalırsak orada yaşamamız imkansız olacaktır.
Dünya Tarihinde Bu Zamana Kadar Yaşanmış 5 Kitlesel Yok Oluş
Dünya tarihinde beş kitlesel yok olma olayı olmuş. İnsan ırkının gelecekte bir tane daha yaşayacağı muhtemeldir. Süper volkanlar, bir gök taşı ya da güneşten gelen yok edici patlamalar insanlığı anında yok edebilir. Türlerin yok olmasının yaygın, doğal, normal ve düzenli bir şekilde olduğuna inanıyorsanız, türümüzü çeşitlendirmek zorunlu ve ahlaki bir zorunluluktur. Bu gidişle türler bitecek ve sıra insanoğluna gelecek. İnsanoğlunun da soyunun nasıl tükeneceği bir sürü olaya bağlıdır.
“Eğer dünya giderse, tüm insanlık gider.”
Genetik Modifikasyon
Harvard araştırmacısı, genetik modifikasyonun gelecek yüzyılda insan genomunun yükseltilmesi için nasıl kullanılabileceğini açıklıyor.
Genetik olarak yeniden programlanan insan hücreleri, Mars’ta bulunan ölümcül radyasyondan kurtulmak için kendini yeniden programlayabilir. Akciğerler ve dokular, diğer gezegenlerin düşük Oksijen atmosferlerinde daha fazla oksijen toplamak için genetik olarak yeniden tasarlanabilir. Bu her ne kadar şu anlık imkansız gibi görünse de oksijen azlığı nedeniyle gereken bir ihtiyaçtır. Dokular sert atmosferlerde ölümcül toksinleri daha iyi filtreleme yapmak için geliştirilebilir. Bu tür bir süreci başlatma zamanının doğmadan önce başlatılması gerektiği belirtilmektedir. Bu değişimi gen düzenleme teknolojilerinde gelişerek yapabileceğiz.
Uzay Yolculuğu
İnsanların mevcut uzay yolculuğu teknolojisini kullanarak, diğer yaşanabilir gezegenlere gitmeleri on binlerce yıl sürebilir. Bu kadar uzun süre hayatta kalabilmek için insanın zaman çizelgesini ve vücudunu tamamen tanınmayacak şekilde değiştirmemiz gerekecek gibi gözüküyor. Şu andaki bedenlerimizin dünyada ileride yaşanacak olumsuzluklara dayanamayacağı kesindir.
Önümüzdeki 100 Yılda ve 1000 Yılda Nasıl Değişeceğiz?
Küresel ısınmadan dolayı daha koyu bir cilde sahip olacağız. Nanobotlar vücudumuza entegre olacak ve birlikte yaşayacağız. İklim değişiklikleri sonucu daha uzun ve ince bir vücuda sahip olacağız. Göz renklerimiz genetik mutasyonlara uğrayıp kırmızı rengine dönüşebilir. İnsanüstü yeteneklere sahip olabiliriz. İnsanlar daha akıllı, daha güçlü ve daha iyi bir görünüme kavuşabilir. Tabi ki bu güzellikler olabilir ama dünyanın sonu yaklaştığı için başka gezegenlere gitme ve oralara adapte olma çalışmalarına ağırlık vermemiz gerekir. Gelecek nesillerin iyiliği için. Mental beyinlerin sağlıklı çalışması ve gelişmesine ağırlık vermemiz gerekiyor. Mental bilgilerin ışığında insanlık yaşama karşı uyumunu sürdürecektir.
Önümüzdeki 100 Yılda İnsanın Evrimleşme Zorunluluğu.
Hadis-i Şeriflere bakarsak yakın bir zamanda 3. Dünya Savaşı çıkacak. Bunun sonucunda muhtemelen teknoloji geriye gidecek. Alimlerin düşündüklerine göre Kıyamet 22. yüzyılda kopabilir. Yani Batılıların yaptığı bu öngörüler %99 olasılıkla boş çıkacak.
En doğrusunu Allah bilir.