HaberMutfakSağlık

Doğaya Bırakılan Plastikler Tuzlarla Soframıza Geri Dönüyor

Doğaya Bırakılan Plastikler Tuzlarla Soframıza Geri Dönüyor yazımızda tuzların içerisindeki mikroplastik oranının ne kadar arttığını, yaşlara göre günlük tuz tüketimini, aşırı tuz tüketiminin zararlarını, tuz türlerinin farklarını ve rafine tuzunu yazdık.

Tuzun gıdaları muhafaza etme görevi uzun yıllardan beri vardır. İçerisinde halofilik denilen bazı aşırı tuzcul mikroorganizma dışında hiçbir canlı yaşayamaz. Fakat çevreyi kirleten plastikler, tuzları da kirletmeyi başarmıştır. Doğaya bırakılan plastikler geriye dönüp bizim başımıza bela olur.

Kaya Tuzunun Faydaları Nelerdir
Kaya Tuzu

Türkiye’de Kişi Başı Ortalama Yutulan Tuzlarda ki Mikroplastik Sayısı-Doğaya Bırakılan Plastikler

2017’de başlayıp, 2018 yılında sonuçlanan araştırmaya göre; Türkiye’de satılan 16 farklı marka sofra tuzunun tamamında mikroplastik (5 mm’den küçük plastik parçacığı) bulundu. Araştırmadaki tuzlar deniz, göl ve kaya tuzlarından seçilmiştir. Miktarları farklı olmakla birlikte tüm numunelerde mikroplastik tespit edilmiştir. Mikroplastik miktarı sırasıyla deniz-göl-kaya tuzu şeklinde olmuştur. İçerikte yer alan plastik türleri, ambalaj malzemelerinde kullanılan polietilen polipropilen ve poliüretandır. Raporlara göre Türkiye’de bir yetişkin, deniz tuzu kullanıyorsa yılda ortalama 275 adet, göl tuzu kullanıyorsa 224 adet, kaya tuzu kullanıyorsa 70 adet tuz kaynaklı mikroplastik yutmuş oluyor. Bu sorun büyün dünyada yaşanmaktadır.

Çöpün Geri Dönüştürülmesi

Doğaya Bırakılan Plastikler-Dünyadaki Sofra Tuzların da Mikroplastik Bulunma Oranı

2018’de yayımlanan bir çalışmada, 21 ülkeden 39 farklı sofra tuzu örneğinin 36’sında mikroplastik bulundu. 2015 yılında Çin‘de yapılan konuyla alakalı ilk araştırmanın sonucunda, tuzlarda kozmetik ürünler ve plastik şişe kaynaklı mikroplastikler bulundu. Bu kötü durum sadece tuzlar için geçerli değildir. Avlanan balıklar ve diğer canlılarda plastiklere maruz kalmaktadır. Benzer araştırmalarda musluk suyu örnekleri incelenmiş ve bu sularda da mikroplastik bulunmuştur.

Günde 144 Ton Plastik Atık Denize Karışıyor

Ülkemizde günde 144 ton plastik atığın denize karıştığı belirtilmektedir. Plastik doğada çözünmediği için, fiziki parçalanmaya uğrayıp ufalandıktan sonra bize geri dönüyor.

Tüy Dökücü Karışım
Deniz Tuzu

Yaşa Göre Önerilen Günlük Tuz ve Sodyum Miktarı

Tuzların hangisinin sağlıklı olduğu tartışma konusu olsa da tuzların fazla tüketimi de zararlıdır. Tuzların sonsuz kullanımı diye bir şey yoktur. En sağlıklısı da olsa fark etmez. Çünkü her tuz, sodyum klorürden ibarettir ve vücudumuzun ihtiyacı olan sodyum ve klor miktarı bellidir. Bu miktarın üzerine çıkıldığında vücudumuz zarar görür. Sodyum, bedenin temel hücre dışı katyonu olduğundan, fazlalığı ya da eksikliği bütün vücudumuzu ilgilendirir. Eksikliğine genelde rastlanmaz fakat fazlalığına çokça rastlanır. Yetişkin bir insanın günlük tuz ihtiyacı 5-6 gramdır (1 silme tatlı kaşığı). Türkiye’nin ortalama tuz tüketimi ise günlük 15 gramdır. Bu rakam olması gerekenden oldukça yüksektir. Bu durum diğer ülkelerde de aynıdır. Sodyum tuz harici başka maddelerle de alındığı için fazlalık yapmaktadır.

Yaş-Tuz (gram)-Sodyum (mg)

  • 0-6 ay <1 g <400
  • 7-12 ay 1 g 800
  • 1-3 yaş 2 g 1200
  • 4-6 yaş 3 g 1600
  • 7-10 yaş 5 g 2000
  • 11<yaş 6 g 2400

Aşırı Tuz Tüketiminin Zararları

Aşırı tuz tüketimiyle hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar, kanser, osteoporoz, obezite, böbrek hastalıkları, multipl skleroz (MS), akciğer iltihaplanması, katarakt v.b hastalıklar arasında ilişki olduğu ilmi çalışmalarla ispatlanmıştır.

Deniz, Göl, Kaya ve Himalaya Tuzunun Hangisi Daha İyi?

Tuzların kaliteleri kıyaslanırken tuzların içeriğindeki sodyum klorür oranı ve diğer minerallerin miktarı karşılaştırılırdı. Bu kıyaslamada tuzların içeriğindeki mikroplastik oranınında eklenmesi gerekiyor. Deniz, göl ve kaya tuzlarının arasında en az parçacık kaya tuzların da bulunuyor. Kaya tuzu yatakları, jeolojik devirlerde, deniz ya da kapalı iç havzaların buharlaşmasıyla oluşmuştur. Kaya tuzlarının saflık oranı, deniz ve göl tuzuna nazaran daha değişken olabiliyor. Bulunduğu yatağa göre sodyum klorür dışında farklı minerallerde içerebilir. Ancak rafine edildiği zaman diğer mineralleri yitirip deniz ya da göl tuzuna yaklaşıyor. Göl tuzu ve deniz tuzu üretim şekli itibariyle birbirlerine yakındır. Türkiye’nin %70 tuz ihtiyacını karşılayan Tuz gölü ve çevresi, sanayi atıklarıyla her geçen gün biraz daha kirlenmektedir. Himalaya tuzu, yaklaşık 250 milyon yıl önce deniz tabanı olan ve suyun çekilmesiyle ortaya çıkan Himalaya dağlarındaki tuz madenlerinden elde edilir. Bir çeşit kaya tuzudur. Bulunduğu çevre koşulları sayesinde diğer tuzlar kadar plastiğe maruz kalmamıştır.

Rafine Tuz Nedir? Sofralarda Neden Bu Tuz Kullanılır?

Rafinasyon işlemi, deniz, göl ya da madenden elde edilen saf tuza, akışkanlık kazandırmak ve nemlenmesini önlemek için uygulanır. Tuzun akışkan olması için sadece ufalanması yetmez. Kristallerin etrafını sararak nemlenmesini engelleyecek bir koruyucuya ihtiyaç vardır. Bu sebeple sanayi tuzu adı verilen %99 saflığa sahip tuza, magnezyum karbonat, kalsiyum silikat, kalsiyum karbonat, alüminyum silikat gibi nem tutucular eklenir. Böylece rafine sofra tuzu elde edilir. Turşu kurduğunuzda rafine tuzun turşunuzu eritmesinin sebebi, bu maddelerdir. Rafine tuzun içerisindeki akışkanlık ve beyazlık katan maddelerin çoğu kanserojendir. Rafinasyon için uygulanan 650 derecelik sıcaklık, tuzdaki sodyum ve klorün de etkisini yitirmesine neden olur. Vücudumuzun kullanamadığı bu maddeler, böbreklerin süzebileceği miktarın da üzerinde olunca, kemik ve eklemlerde birikme yapar. Bu durum gut, artrit, safra ve böbrek taşı gibi hastalıklara neden olur. Eğer bir tuz, tuzluktan adeta su gibi akıyorsa, bu o tuzun kaliteli değil, rafine olduğunu gösterir.

Doğaya Bırakılan Plastikler Tuzlarla Soframıza Geri Dönüyor-İnsan ve Hayat Dergisi‘nden yardım alınmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir