Zülfü Livaneli ile Huzursuzluk Konulu Sohbet yazımızda genel anlamda huzursuzluk hakim olan ülkemiz ve Zülfü Livaneli’nin yeni çıkarmış olduğu kitabı huzursuzluğu yazdık.
Zülfü Livaneli ve Huzursuzluk Kitabı
Ömer Zülfü Livanelioğlu (d. 20 Haziran 1946; Ilgın, Konya), bilinen adıyla Zülfü Livaneli, Türk müzisyen, senarist, politikacı, yazar ve yönetmendir. Huzursuzluk kitabının anlattığı genel olarak ülkemizin durumunu yansıtıyor. Hep birlikte bir huzursuzluk durumuna girmiş bulunuyoruz. Bu durumdan en yakın zamanda çıkmamız gerekiyor. Güven ortamını yeniden inşa etmeliyiz.
Kitabın konusu; İbrahim adında bir gazeteci bir hikayeye kendini kaptırıp peşine düşer. Peşine düştüğü hikayenin çocukluk arkadaşı Hüseyin’in hikayesi olduğunu fark edince bir şok yaşar. Memleketi olan Mardin’e gider. Orada Sünni genç Hüseyin ile Suriyeli kız Melek Naz’ın aşk hikayesiyle kendini karşı karşıya bulur. Hikayenin içeriğinde çok fazla acı ve trajedi vardır. Bu kitabı yazarken duygular üst seviye de yaşanmıştır. Zülfi Livaneli, kitabının etkisinin çok fazla olduğunu belirtmektedir. Hikayenin etkisinde kalmamaya çalışarak bu hikayeye kitaba dökmüştür. Mardin’de bir ezidi kampı, burada yaşanan aşk hikayesi bununla birlikte gelişen birbirinden acı olaylar. Kitapta ezidi kültürü de işlenmiştir.
Orta Doğu’nun Kitaba Etkisi
Zülfü Livaneli, ezidi kültürünü araştırıp kitaba yansıtmıştır. Çoğunlukla ön yargılarla olaylara yaklaştığımız için bir olaya ve duruma yorum getirirken ön yargıda ne varsa onun etkisinde kalırız. Ön yargıyı kırmak çok zordur. Bu tüm dünyada geçerlidir. Yargılamadan önce araştırıp kesinliğini kanıtlamalıyız. Direkt ön yargı ile yaklaşırsak olaya, haksızlık etmiş oluruz. Bildiğiniz şeyin aslında bilmediğiniz yanları olabilir. Kulaktan dolma bilgilerle bildiğimizi zannediyoruz. Hangi konu da meraklandıysak, o konuyu öğrenmek için kitap açıp okumalıyız.
Kitabın konusuna gelirsek, orta doğunun genel havasını bu kitapta aşk hikayesiyle birleştirilmiş halini bulabiliriz. Orta doğuyu tam olarak tanımdan bugünlere geldik. Orta doğunun etkilediği çok fazla toplum vardır. Hala daha tüm dünyanın gözleri orta doğudadır. Ülkece gözümüzü batıya dönmüşüz fakat geldiğimiz yer olan orta doğuyla bağımızı tam olarak kuramadık. Onlar gibi yaşamayı ve onlar gibi olmayı istiyoruz. Yurt dışına çıktığımız da batılılar bizi doğu ülkesi olarak görüyor. Onlar bile bizi orta doğulu ülke kabul ediyorlar. AB üyesi olmadığımız için de bu yargı doğrudur. Müslüman ülkenin batılı bir ülke olması beklenmiyor onların gözünde. Özümüze dönüp, gelişimimizi hızla sürdürmeliyiz.
Huzursuzluk kitabını satın almak için tıklayın.