Sindirim Sistemi Kanseri Nedir? Kanserden Korunma Yolları yazımızda sindirim sistemi kanserlerinin artışını, hangi organları kapsadığını, akıllı beslenmeyi, mide ve kolon kanserini artıran gıdaları, dışkılama gecikmesini ve sindirim sistemi kanserinden korunma yollarını yazdık.
Sindirim Sistemi Kanseri
Ülkemizde kanser görülme oranları her geçen gün artıyor. Türkiye’de akciğer kanserinden sonra en çok görülen kanser türü sindirim sistemi kanseridir. Vücudumuzda bulunan hücreler doğar, büyür ve bir süre sonra yıkıma uğrayarak yerine yenisi gelir. Bunu sağlayan bir otokontrol mekanizması vardır. Bazı etkenlerle bu mekanizmadan kurtularak kontrolsüz şekilde çoğalan, bulunduğu bölgede yayılan hücre gruplarına kanser denir. Hangi organdan kaynaklandıysa o isimle isimlendirilir. Sindirim sistemi kanseri bunlardan biridir.
Sindirim Sistemi Kanseri Hangi Organları Kapsar?
Sindirim sistemi dişlerden başlar ve yemek borusu, mide, safra yolları, pankreas, ince bağırsak, kalın bağırsak ve rektuma kadar devam eder. Tüm bu yolların hepside sindirim sistemi kanserine girer. Genetik geçişli kanserler bütün kanserlerin en fazla %10-15’ini oluşturur. Bütün sindirim sistemi kanserlerinde genetik geçiş söz konusudur. Bununla birlikte ailesel genetik geçiş kalın bağırsak kanserinde daha sık görülür. Sağlıklı ve akıllı beslenerek kanserlerden korunabiliriz.
Akıllı Beslenme Nedir?
Akıllı beslenme kaidesi, özü, temeli Peygamber Efendimizin (s.a.v) Hadis’inde belirttiği üzere “Acıkmadan yememek, doymadan kalkmak“tır. Doyduğumuzu hissetmeye başladığımızda yemeği bitirmeliyiz. İnsanlara, hangi besini yemesinden ziyade bu bilinci kazandırmak çok daha önemlidir.
Hangi Tür Beslenme Çeşitleri Kanser Riskini Artırır?
Fast food türü yani ayak üstü beslenmeyle birlikte bazı restaurant tipi beslenme birçok hastalık gibi kanserler içinde risk faktörüdür. Çünkü buralarda yenilen besinlere, bunların hazırlanma şekillerine ve koşullarına bakınca sağlıklı bir beslenme çeşidi olmadığı açıkça görülüyor.
Mide Kanseri ve Kolon Kanseri Riskini Arttıran Gıdalar
Tuz ve tuzlu besinlerin fazla yenmesi ile mide kanseri riskinin arttığı yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır. Yüksek konsantrasyonda tuz içeren gıdaların mideyi irrite ederek Helicobacter pylori enfeksiyonunun mide kanserine öncülük ettiği yapılan araştırmalarla görülmüştür. Taze kırmızı et kanser için risk faktörü değildir, fakat işlemiş etin(sucuk, salam, pastırma, sosis v.b) fazla yenmesinin kolon kanseri riskini arttırdığı gösterilmiştir. 50 yaş ve üzeri her kişinin kolonoskopi ile her 10 yılda bir kendini kontrol ettirmesi önerilmektedir.
Dışkılamayı Geciktirmek Zararlı mı?
Ofis çalışanlarının veya öğrencilerin sık yaptıkları bir şey dışkılama isteğini geciktirmektir. İdrarı da aynı şekilde geciktirebiliyorlar. İdrarı tutarak geciktirmek, idrar yollarına zararlı olduğu gibi dışkılamayı geciktirmek de sindirim sistemine zarar verecektir. Çünkü dışkı oksitadif stres maddeleri gibi bazı kanserojenleri de içerebilen atık bir maddedir. Bir an önce dışkının dışarıya atılması gerekir.
Rahim ağzı kanseri, meme kanseri, kolon kanseri ve prostat kanserine erken teşhis koyulduğunda tedavisi daha kolaydır. Erken teşhis ve sağlıklı beslenme sağlandığı taktirde kanserler tedavi edilebilir.
Sindirim Sistemi Kanseri Korunmanın Yolları
- Sigara yine en büyük risk faktörüdür.
- Vücuda ek yük ve stres getiren fazla kilolardan kurtulmak gerekiyor.
- Yakın ateşte tütsülenmiş gıdalar, yüksek ateşte uzun süre kızarmış yağda yapılan kızartmalar, işlenmiş-tuzlanmış-bekletilmiş et ürünleri, fazla yağlı besinlerden uzak durulmalıdır.
- Meyve ve sebze ağırlık beslenmek ve fiziksel aktiviteyi arttırmak kanserden koruyacaktır.
- Zeytinyağını beslenme menünüzden eksik etmeyin.
- Rafine şekeri veya rafine şekerle yapılan tatlılar yerine doğal tatlı meyveler, pekmez ve bal tercih edilmelidir.
- Dışarı yemek yerine evde sağlıklı yemekler yenilmelidir.
- Asitli, gazlı, şekerli içecekler yerine taze sıkılmış meyve suları, süt ve ayran tercih edilebilir.
Sindirim Sistemi Kanseri Nedir? Kanserden Korunma Yolları-Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Mükremin Uysal-İnsan ve Hayat Dergisi‘nden yardım alınmıştır.