Nasreddin Hoca‘dan Nasihatler: Kürküm Yerse…
“Muhterem hocam, lütfen siz de gelin akşamki ziyafete,
Köylü sizi bekler, hem bürünsün düğün sizinle berekete.”
Düşünür… Nasıl diyebilir ki hayır,
Bilir ki davete icabet etmek asıldır.
“Tamamdır, görüşürüz, yaptığınız iş hayır olsun,
Hem siz hem de çocuklarınız bahtiyar olsun.”
Bir eski libas giyip sırtına gider, akşamdır,
Biraz da hızlı yürür ki neticede hocadır.
Olur da beklerler onu, kimseye olmasın ayıp,
Kendisi de kimsenin önünde düşmesin mahcup.
O, böyle düşünüp hızlı hızlı yürüsün,
Vardığında merasime bir de ne görsün;
Hiç ama hiç mi kimse dönüp bakmaz yüzüne,
Bir el, hoş geldiniz deyip de sarılmaz mı eline?
Durdu, durdu, bu hal pek dokunda kalbine,
Tüm gözlerin arasından geçip gitti evine.
Bir kürkü vardır pek hoş, pek gösterişli,
Bir de şunu giyinip öyle gideyim, dedi.
Gitti, onu gören koştu, geldi kapıya;
“Hoş geldiniz, buyurun şöyle başköşeye.”
“Bunlar sizin için hocam, yiyiniz, afiyet olsun.”
Hoca da kürkünü tutup “Kürküm,” der, “buyurun.”
“Aman hocam, iyi misin, neylersin,
Kürk bu, kürk yemek nasıl yesin?”
“Yer, o yer, siz hiç merak etmeyin, akıllıdır,
Zira izzet ve ikram da bana değil, onadır.
O yemeden ağzıma nasıl bir şey süreyim,
Hadi kürküm, ayıp olmasın, ye ki ben de yiyeyim.”
Kapınıza gelirse bir gün biri, zayıf ve yoksul,
Dokunun muhabbet meltemiyle gönlüne usul.
Kızmayın, küçümsemeyin, git demeyin, sevin,
Merhamet kapınızı açın, ardına kadar açın.
Kılık kıyafet, bir insanın dışıdır sadece,
Gözlere bakın, gözlerdir içe açılır pencere.
Kimdir yakın Allah’a, uzak kimdir bilmeyiz,
Gözler, ruha giden yol, onlardan sürün bir iz.
Öyle ki nice kepeneğin altında nice er yatar,
Öyle ki hazineye sahip sayısız virane var.
Nasreddin Hoca’dan Nasihatler: Kürküm Yerse…Kaynak: İnsan ve Hayat Dergisi‘nden yardım alınmıştır.