Kişisel Gelişim

İnsan Beklentisiz Olduğu Yere Hiç Gönül Koymuyor

İnsan Beklentisiz Olduğu Yere Hiç Gönül Koymuyor yazımızda küçük yaştan itibaren insanları başarıya alıştırmanın onlarda alışkanlık yaptığı ve daha sonraki yıllarda yaşanabilecek başarısızlıkların kişileri daha çok etkilediğini yazdık.

İnsan Beklentisiz Olduğu Yere Hiç Gönül Koymuyor-İnsanları Başarıya Alıştırma Sorunu

Henüz 15 yaşındaydım. İlkokulu şişirme notlarla bitirmiş, lisede ilk dönem sonunda karnemde zayıfları görünce gözüm açılmıştı. Zorunlu eğitimin aslında aile zorlamalı eğitim olduğunu hissetmiştim. Ailem benden büyük işler bekliyordu. “Çocuğumuzun maşallahı var, okuyor, derslere çok meraklı” diye kasılıyorlardı. Nasıl kasılmasınlar ki?

Hatırladığım birçok misal içerisinde sadece şu bile ailemin kasılmasına haklı bir dayanak oluşturuyor. Ortaokul son sınıfta takdir almıştım. Artık liseye geçecektik. Sadece takdir belgesi ile de sınırlı kalmamıştı tabii. Orta 1-2-3.sınıflarda takdir alanlara, “üstün başarı belgesi” veriliyordu. Gün, benim günümdü. Sanki gökyüzü duruyor da ben dönüyordum. Sanki bağı kopmuş demetten aheste yere serilen bir tomurcuktum. Sanki ışıkları söndürüp yıldızları tokuşturan bir çocuktum… Safiyane duygular içerisinde ne kadar da mutluydum, huzurluydum, bahtiyardım, memnundum…

Dün gibi hatırlıyorum. Karne, takdir belgesi, üstün başarı belgesi ve onur belgesi almıştım. Annemin, teyzemlerle yaptığı telefon görüşmesini dinliyorum boş zamanlarımda. Karneleri soranlara şöyle diyor annem: Maşallah, Ali bizi belgelere doyurdu. Onur belgesi miymiş, başarı belgesi miymiş ne, hepsini aldı. Karşıdan “Takdir, takdir almadı mı?” sorusu geliyor. Cevap: Takdir zaten var canım. Ona alıştık biz. İşte burası çok önemli…

En mutlu, sevinçli, neşeli olduğum o an, aslında ondan sonraki mutsuzluğu tetikleyen andı. Ne garip, benimse bundan hiç haberim yoktu.

Yukarıdaki “Takdir zaten var canım. Ona alıştık biz.” cümlesi, bundan sonraki felaketlerin habercisiydi. Çünkü bilirsiniz; bir şeyin alışkanlığı, müptelalığı iyi değildir. Hele ki insanları siz böyle bir şeye müptela kıldıysanız; artık o sizin asli vazifeniz oluvermiştir. Artık onu yapmazsanız, o hareketi, eylemi, davranışı yerine getirtmezseniz, suç işlemişsinizdir. Suçun gerekçesi: Bu zamana kadar hep yapıyordun!

Lise Tercih Öğrenci

Lise Dönemi

Liseye geçince hayatımda ilk defa karşılaştığım Fizik, Kimya, Biyoloji dersleriyle Matematiğin, İngilizcenin arasında kaldığım o ıstıraplı yıllarda neler hissettiğimi anlatabilmem gerçekten güç. Zaman hızla akıp geçti ve ilk dönemin sonunda karnemde beş adet 1, bir adet 0 vardı. Matematik, İngilizce, Kimya, Edebiyat, Sağlık 1; Dil ve Anlatım ise 0’dı. Karneyi eve nasıl götüreceğim diye düşünürken evi, karnenin içinde buldum. Sevgili annem ve babam, sonuç odaklı bir eğitim anlayışının önde gelen temsilcileri oldukları için normal zamanda uğramadıkları okula, gelivermişlerdi.

Heyecanlı ve meraklılardı. Bir şeylerin kötüye gittiğini anladılar ve babam karneyi eline aldığında şunu söylemişti: Hepsini anlarım da bu Sağlık nasıl 1 olur? Gülmek istedim fakat gülemedim. Hata benim dedim, kendi kendime. Öyle ya, koskoca sistemin hatalı olması düşünülemez. Kardeşime hiç kızmıyorlar çünkü o, hiç takdir almadı. Bense ailemi kendi ellerimle hazırladım, güdüledim, alıştırdım böyle bir beklentiye.

İnsan, tuhaf şey; beklentisiz olduğu yere hiç gönül koymuyor ve beklentisi olan yerden en ufak bir temas alamayınca da hayal kırıklığına uğruyor. Sanırım onun için diyorlar; gönül, umduğu yere küser, diye. Onun için en güzel iş, beklentisizlik. Ummazsanız darılmazsınız da…

İnsan, tuhaf şey; kendi mükemmelmişçesine mükemmeli arar durur. Hata kabul etmez. Bembeyaz evladının üzerinde en ufak bir siyah nokta dahi olsun istemez. İnsan işte, büyük-küçük fark etmiyor, her an, her dakika hataya düşebiliyor. Bunu bilmeli, bilerek hareket etmeli. Aksi takdirde hayal kırıklıklarından başka bir şey kalmaz elde.

İnsan Beklentisiz Olduğu Yere Hiç Gönül Koymuyor-İnsan ve Hayat Dergisi‘nden yardım alınmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir