Kişisel GelişimYaşam

Hazreti Mevlana’nın Altın Hikayesi

Hazreti Mevlana’nın Altın Hikayesi yazımızda altınları çamura atıp insanların nasıl altınlara atladığını göstererek dünya ve ahiret hayatında çalışmanın farkını nasıl açıkladığını yazdık.

Altınları Çamura Atın

Selçuklu Sultanı Rükneddin, Hazreti Mevlana’ya 5 kese altın göndermiş. Hazreti Mevlana’nın talebelerinden Mecduddin, altınları arz edince; Hazreti Mevlana: “Beni seviyorsan, bu altınları dışarıdaki çamura at” buyurmuş. Emir hemen yerine getirilmiş. Dünyaya düşkün olan kimseler bunu duyup, çamurun içine girerek altınları aramaya başlamış. Üstleri, başları, yüzleri çamurdan görünmez hale gelmişler.

Hazreti Mevlana talebelerine onların bu durumunu göstererek: “Bu altınlar, şu gördüğünüz dünya ehlinin üstünü başını batırdığı gibi, ahiret ehli olanların da kalbini kirletir. Çeşitli günahlara sevk edip, ibadetlerinden alıkoyar. Dünya için çalışmayın demek istemiyorum. Dünya malının sevgisini kalbinize koymayın diyorum. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi ahirete çalışmak lazım gelir. Burada dikkat edilecek nokta; hırsa kapılmadan kanaat üzere bulunmaktır. Dünyada, ahiret saadeti için çalışmalı, kazanmalı, niyeti düzeltmelidir. Çünkü İslamiyet, insanlara faydalı olmayı emreder. En büyük saadet, en büyük sermaye, helalinden kazanıp, hayır ve hasenat yaparak ahirete göndermektir. Buna rağmen asıl sermaye, mal, mülk, para sahibi olmak değil, ilim, amel, ihlas ve güzel ahlak sahibi olmaktır.” demiştir.

Hazreti Mevlana’nın Altın Hikayesi-İnsan ve Hayat Dergisi‘nden yardım alınmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir