Gül Hastalığı Nedir ve Kimlerde Görülür? yazımızda yaz aylarının gelmesiyle bir anda ortaya çıkabilen rozasea adıyla da bilinen gül hastalığının başlangıcını, kimlerde daha çok görüldüğünü, tedavisinde ne gibi yöntemler kullanıldığını ve nelere dikkat edilmesi gerektiğini yazdık.
Gül Hastalığı Nedir?
Gül hastalığı, rozasea olarak bilinmektedir. Yaz sıcaklarının başlamasıyla birlikte tepkisel bir hastalıktır. Deride sıcak bir günde ve güneşli bir günde ortaya çıkabilmektedir. Derinin üzerinde yaşayan mikroorganizmalar zaman zaman değişebilmektedir. Özellikle mevsim geçişlerinde kendisini gösterebilmektedir. Bazen kullanılan ilaçlar veya hastanın stresli döneminde salgıladığı hormonlar değiştirebilmektedir. Bunun haricinde asitik gıda tüketimi de floranın değişmesini sağlayan salgıların salgılanmasına neden olabilmektedir. Derimizde olan iyi huylu mikroorganizmalar bu durumlarda artabilmektedir. Bu mikroorganizmalar sayıca arttığı zaman yine rozasea hastalığını tetikleyebilmektedir. Derinin bütünlüğünün ve dengesinin bozulduğu herkes de gül hastalığı görülebilmektedir.
Gül Hastalığının Başlangıcı
Derinin dengesini bozacak bir uygulama yapılırsa hastalık harekete geçebilmektedir.Bu hastalık biraz genetik bir hastalıktır. Şeker gibi, tansiyon gibi tetikleyici bir şey olduğunda bir anda ortaya çıkabiliyor. Tedavide hastalığı sakinleştirilmektedir, fakat düzelmenin tekrarlanması sağlanamamaktadır. Şeker tüketiminde şeker seviyesi yükselirse, rozasea da da derinin dengesini bozacak bir uygulama yapılırsa hastalık alevlenebilir. Şimdi tam olarak mevsim geçişinin yaşandığı ve güneşin etkisinin artığı bir dönemdeyiz. Özellikle bu dönemde güneşten korunmak, rozaseayı güneşten koruyacak güneş kremi kullanmak hastalara önerilmektedir.
Gül Hastalığının Belirtileri
Genellikle 30 yaşındaki kadınlarda görülen bir hastalıktır. Gül hastalığının türleri vardır. Bazen sivilcelenme yapabilir, bazen ise uzun süre sonra tekrardan kaşıntıyla birlikte ortaya çıkabilir. Bazen buruna vurabilir, gözde kızarıklığa neden olabilir. Bunun ile ilgili tiplendirip, neyin tetiklediğini bularak cildi bütün olarak korumak gerekiyor. Krem seçiminde de hastaların desteklemesi gerekiyor. Hastalık kendisini hissettirdiğinde yüzde kaşıntı ve özellikle geçmeyen bir kızarıklık olmaya başlar. 30 yaşında bile hastanın ergenlikten çıkmış olmasına rağmen sivilcelenme olabiliyor ya da daha önceden hiç olmamış olmasa da sivilcelenme olabiliyor. Genellikle 30 yaşındaki kadınlarda gördüğümüz bir hastalık ama 24 yaşlara kadar bu hastalığın düştüğünü görebiliyoruz. Erkeklerde de görebiliyoruz. Sanayi sitesi dediğimiz bu hava kirliliği ile gelen partiküller yüzümüze vurarak özellikle yüzümüz gibi savunmasız bölgelerde etkisini göstermektedir.
Dermatoloji Uzmanı Dr. Selin Tecimer’in videosundan yardım alınmıştır.