Adolf Hitler Hikaye Anlatarak İnsanları Kendisine Çekerdi yazımızda Avusturya doğumlu lider Adolf Hitler’in Almanları konuşmalarıyla etkilemesi, 1 Nisan hikayesi, Avrupalı ve Amerikalıların yalan hikayelerini yazdık.
Hikaye Anlatıcısı Adolf Hitler
Adolf Hitler, tarihin gelmiş geçmiş en etkili konuşmacılarındandı. Hitlere göre dünya üzerindeki her büyük hareket, gelişimini büyük yazarlara değil büyük konuşmacılara borçludur. Hitler konuşmalarını kendi yazar, konuşmalarına çalışırken el hareketi ve vücut dilinin üzerinde de saatlerce dururdu. Amerikalı psikolog Henry Murray, 1943 yılında hazırladığı “Adolf Hitler’in kişiliği” adlı 229 sayfalık raporunda Hitleri, “hipnotize edici” olarak tanımlamıştır.
O dönemin Alman köylülerini Auto-Teism denilen batıl bir inanç sarmıştı. Bu, bir çeşit ruh hastalığıydı. Kişinin kendisini yaratıcı veya çok kutsal bir din adamı olduğuna inandırmasıyla başlıyordu. İnanmalar neticesinde kişi epileptik nöbetler geçirmeye ve garip sözlerle konuşmaya başlıyordu. Alman köylüler “ekstaz” dedikleri bu nöbetler sırasında kişinin söylediklerini ezberlemeye ve dediklerini yapmaya çok düşkündüler.
Adolf Hitler’in eğitimi zayıf olmasına rağmen o konuşurken, dinleyenlerde epileptik kişilerde gözlenen ekstaz belirtileri görülüyordu. Halk, Hitleri cahil ama doğru sözler söyleyen birisi olarak görüyordu. Hitler, kendisinden geçerek ve ağlayarak attığı nutuklarla milyonlarca Almanı tesir altında bırakarak kendisine bağlayabilmişti. Bunun nedeni ise Almanların Auto-Teizm geleneğine alışkın olması ve Birinci Dünya Savaşı’nın getirdiği hezimet duygusundan kendilerini kurtaracak birisini bekliyor olmalarıydı. Alman halkının gözünde savaşı kaybedenler okumuş ve soylulardı, dürüst cahiller değildi.
Bir dönem Hitler’in ekonomi danışmanlığını yapan Otto Wagner şöyle diyor: “Konuşması oldukça garipti. Birçok insan hipnotize olduğunu hissederdi. Gerekli gördüğü zamanlarda adeta bir düğmeye basar ve düşünce mekanizmasını harekete geçirirdi. Böylesi durumlarda insanlar neler konuşulduğunu anlamadan psikolojik bir baskı altına girerlerdi.” Hitler, yapacağı konuşmalarda hangi hareketleri yapacağına saatlerce çalışır ve bu hareketlerini fotoğraflarla kayıt altına alırdı. Halka anlatacağı hikayelerle birlikte, onları kendi hikayesinin içine çekmeye çalışırdı. Anlatılanlara inanlar, hikayenin bir yerlerinde kendilerine de yer bulmanın derdine düşerdi.
1 Nisan Hikayesi
Müslüman ordularının İspanya’yı fethetmelerini, Endülüs‘te devlet kurmalarını ve hadisenin kahramanı, gemileri yaktıran Tarık bin Ziyad‘ı bilirsiniz. Müslüman varlığını Avrupa’da kabullenemeyen Haçlılar, 15.yüzyılın sonlarında, Endülüs Müslümanlarının son kalesini kuşatır. Uzun kuşatma ve zor hava şartlarına rağmen kale haçlılara karşı savunulur. Durumun zorluğundan bunalan Haçlı ordusunun komutanı, yalan bir hikaye anlatıcısına dönüşür. Kurguladığı hikayeye göre yaşamaya ve insanları ona çekmeye çalışır. 31 Mart gecesi kalenin önüne giderek bir elinde Ku’an-ı Kerim diğer elinde İncil; “Şu iki kutsal kitap üzerine yemin ederim ki, teslim olursanız bu akşam size bir şey yapmayacağım.” der, taahhütte bulunur.
Canlarının korunması karşılığında Müslümanlar, komutana güvenerek kaleyi teslim ederler. Hikayesine maalesef ki Müslümanları dahil etmeyi başarır. Ertesi gün, yani 1 Nisan sabahı, bütün Müslümanların katledilmesi emri verilir. Komutanın savunması ise: “Benim sözüm size dün akşam içindi, bugün için size bir sözüm yoktur.” Bu olay, bir taraf için hazin, diğer taraf için hain bir hikayeye dönüşmüş oldu.
Avrupalı ve Amerikalıların Yalan Hikayeleri
Avrupalı Misyonerlerin Afrikalılara Yalanları
“Misyonerler Afrika’ya geldiğinde bizim topraklarımız, onların İncilleri vardı. Dua edelim dediler. Gözlerimizi kapattık. Açtığımızda, bizim İncilimiz, onların toprakları vardı.” Avrupalı misyonerler Afrika’da ilk hikaye anlatımlarına 15. yüzyılda başladılar. O günden bugüne hikaye dinlemeye alıştırılan milyonlarca Afrikalı, yer altı kaynakları sömürülürken, gerçeğin farkına varamadılar. Mahir hikaye anlatıcıları, halkı sahte hikayelerinin gerçek kahramanları haline getirdiler. Köleleştirdiler, çalıştırdılar ve hikayelerinin askerleri olarak savaşlarda kullandılar. Hikaye anlatıcıları işte bu kadar önemlidir.
Amerikanın Yalanları
Amerika topraklarının hikayesi güvensizlik üzerine kuruludur. Kızılderililerle başlayan, söylediklerini ve vadettiklerini yerine getirmeme hikayesi, içerisine Vietnam’ı aldı, Afganistan ve Irak’la devam etti. Şimdilerde Suriye ile sürdürüyor. Amerika’nın anlattığı hikaye demokrasiydi. Ülkelere demokrasi götürüyordu. Önce insanlara demokrasi hikayesi anlatır, sonra gelen gideni aratır. Libyanın lideri Muammer Kaddafi’yi de indirip oraya da demokrasi getirmişlerdi. Demokrasi götürme ve nükleer silahlanmanın önüne geçmek için anlatılan hikayelerle girilen ülkelerde, nihayetinde acı hikayeler yazılır. Bunu, Amerikalı yazar Vine Deloria şöyle özetliyor: “Amerika vaktiyle Hitler’i, şimdi de Sovyetleri anlaşmalara sadık olmadıkları için kınamakta ve ‘Onlara güvenilmez’ demektedir. Biz Kızılderililer bu ithamlara acı acı güleriz. Amerika, çeşitli Kızılderili aşiretlerle 400’den fazla anlaşma ve muahede imzalamıştır ama bir tekini bile bugüne kadar yerine getirmemiştir.”
Adolf Hitler Hikaye Anlatarak İnsanları Kendisine Çekerdi-İnsan ve Hayat Dergisi‘nden yardım alınmıştır.